İkinci hasat döneminde de sloganımız aynı: Ahlatdede ne verdiyse...
Ahlatdede bu sene üzüm vermedi, ama bir dolu badem verdi. Geçen yılki armutların kıymetini bilmediğimiz için de pişmanız. Onlarca armut ağacından sadece birinden ürün alabildik, onları da 'kak' yaptık.
Bademler aynı anda olgunlaşmıyor, kimi kabuğunu atıp kendiliğinden düşmeye başladığında, kimi henüz yeşil, kimi de içiyle birlikte kurumuş oluyor. Aynı ağacı birkaç gün arayla birkaç kez ziyaret etmemiz gerekebiliyor. Birimizin elinde değnek, ötekinde sepet dolaşıyoruz bir haftadır. Bir sepeti dolduracak kadar topladıktan sonra, kabuğunu ayırıp havalandırıyoruz.
Kurutmak için bir gün yeter diye düşünüyorduk, ancak dün küfeye koyduklarımızın hâlâ nemli olduklarını görüp yeniden güneşe yaydık.
Üzüm hasadı henüz başlamadı. Bu yıl geçen senenin dörtte biri kadar üzüm alsak şanslı sayacağız kendimizi.
Üzüm deyince, şu kitaba bir bak istersen... Ayla..
YanıtlaSilWinemaking is an art form—and, to biodynamic wine growers, a downright mystical experience. They follow planetary cycles, manage mysterious “life forces” in their vineyards, and subscribe to many other less out-there practices that look a lot like organic farming. In Voodoo Vintners, wine writer Katherine Cole wanders through their woo-woo world with an open but dutifully skeptical mind, capturing the quirkiness and passion of these characters while making oenophilic readers very, very thirsty.
Read more: http://www.utne.com/Literature/Voodoo-Vintners-Book-Review.aspx#ixzz1XwwwrrMG
İnsana umut veren projeler çoğalsın istiyorum. Kötülükten daha hızlı çoğalsın diye de dua ediyorum. Neden sesiniz çıkmıyor diye sorsam (ilk ziyaretimde hem de) ayıp etmiş mi olurum?
YanıtlaSilsevgili ahlatdede blog ta mail adreisinzi aradım ama bulamadım. yeriniz kaz dağlarının neresindeydi. havalar azıcık ısındığı zaman ziyaret etmek isteriz.
YanıtlaSil