(Fotoğraf:http://bugguide.net/node/view/217081)
8 Ağustos 2011 Pazartesi
Cotinis nitida [L.] nam-ı diğer Fosfor
Adını bilmediğimiz için Fosfor dediğimiz böceği H. Ozan Erzincanlı tanıdı :) Cotinis nitida [L.] (Green June Beetle)
4 Ağustos 2011 Perşembe
Fosfor'u tanıyan var mı?
Temmuz ayı boyunca her yerde karşımıza çıktı(lar), yeğenimiz Yağmur renginden dolayı 'fosfor' koydu adını, gerçekte kim olduğunu bilen varsa bize de söyler mi?
Yabani çiçekler, ağaçlar ve çalıları tanımak için harika kitaplarımız var, böcekler için de arıyoruz aklınızda olsun.
Yabani çiçekler, ağaçlar ve çalıları tanımak için harika kitaplarımız var, böcekler için de arıyoruz aklınızda olsun.
3 Ağustos 2011 Çarşamba
Bayramiç Tohum Takas Şenliği
Permakültür grubunu izleyenler Bayramiç Tohum Takas Şenliği hakkında epey yazı okudular, bilmeyenler için kısa bir özet ve birkaç fotoğraf:
Bayramiç'te her yıl Ayazma Şenlikleri adı altında bir festival düzenleniyor. Bu yılki festivale Bayramiç Çevre Platformu'nun önerisi, desteği ve çabasıyla Tohum Takası ve Köylü Pazarı adı altında bir program eklendi.
Yerel üreticilerin tohumlarını takas etmesi için kurulan masada 50 küsur üretici vardı. Köyden biraz nazlanarak gelen komşularımız masadaki köylüleri ve ellerindeki tohumları görünce, daha bol çeşit getirmediklerine hayıflandılar. Bizden dinlerken masal gibi geliyordu, görenler görmeyenlere anlatırsa seneye daha kalabalık bir grupla başlı başına bir festival düzenlenir belki.
Aynı gün öğleden sonra Altın İşgali ve Kazdağları konulu bir panel düzenlendi. Dinlediklerimiz akıl almaz, altına karşı yaşamı savunmak zorunda kalmak ne acı :(
Bayramiç'te her yıl Ayazma Şenlikleri adı altında bir festival düzenleniyor. Bu yılki festivale Bayramiç Çevre Platformu'nun önerisi, desteği ve çabasıyla Tohum Takası ve Köylü Pazarı adı altında bir program eklendi.
Yerel üreticilerin tohumlarını takas etmesi için kurulan masada 50 küsur üretici vardı. Köyden biraz nazlanarak gelen komşularımız masadaki köylüleri ve ellerindeki tohumları görünce, daha bol çeşit getirmediklerine hayıflandılar. Bizden dinlerken masal gibi geliyordu, görenler görmeyenlere anlatırsa seneye daha kalabalık bir grupla başlı başına bir festival düzenlenir belki.
Aynı gün öğleden sonra Altın İşgali ve Kazdağları konulu bir panel düzenlendi. Dinlediklerimiz akıl almaz, altına karşı yaşamı savunmak zorunda kalmak ne acı :(
Fotoğrafları sevgili Sevgi Akar'ın Picasa albümünden aldım.
Temmuz güzelleri
Mayıs ayında iki minik saksıyla havuza koyduğumuz nilüferlerin büyümesini yaprak yaprak izledik desek yeridir. Nihayet birkaç gün önce ilk tomurcuğu, iki gün sonra da çiçeğini gördük :) Ancak gördüğünüz fotoğraf o ilk çiçeğe ait değil!?
Nilüferin açtığı günün akşamı Tütü ve Eğriboyun havuz ziyaretini -kahvaltıdan sonra ördekleri aşağıdaki sulama havuzuna götürüyoruz, akşamları da kendileri dönüyor- kısa tutup, kümese giremeyince nilüfer havuzunda zaman geçirmeye karar vermişler. Köyden döndüğümüzde olan olmuştu, saksılar devrilmiş, yaprakların bir kısmı yenmiş, güzelim nilüfer kayıp :(
Vejetaryenliğe son vermenin zamanı geldi mi diye düşünmediysem ne olayım.
Verdikleri hasar ölümcül olmadığı için bir hafta içinde açan yeni tomurcuklardan gördüğünüz güzeller çıktı ortaya. Ne zaman bakbakbak... seslerinin yaklaştığını duysak havuzu kolaçan ediyoruz şimdi.
Nilüferin açtığı günün akşamı Tütü ve Eğriboyun havuz ziyaretini -kahvaltıdan sonra ördekleri aşağıdaki sulama havuzuna götürüyoruz, akşamları da kendileri dönüyor- kısa tutup, kümese giremeyince nilüfer havuzunda zaman geçirmeye karar vermişler. Köyden döndüğümüzde olan olmuştu, saksılar devrilmiş, yaprakların bir kısmı yenmiş, güzelim nilüfer kayıp :(
Vejetaryenliğe son vermenin zamanı geldi mi diye düşünmediysem ne olayım.
Verdikleri hasar ölümcül olmadığı için bir hafta içinde açan yeni tomurcuklardan gördüğünüz güzeller çıktı ortaya. Ne zaman bakbakbak... seslerinin yaklaştığını duysak havuzu kolaçan ediyoruz şimdi.
Barınak
Bloga Mayıs'tan beri yeni yazı girmeyişimizin nedenini soranlara daha çok bağevini bitirmekle uğraştığımızı, şimdiye kadar yapılanların da blog okurları için ilginç olmayabileceğini söylemiştik. Ufuk bugüne kadar olanları aşağıda kısaca özetledi, bundan sonrakileri de aşama aşama anlatırız belki:
Geçen kış karavanda bir ısınma düzeneği kuramadığımızdan Kasım başında apar topar “uygarlığa” dönmek zorunda kalmıştık. Hayvanlarla göç etmek hem zor hem de sürdürülebilir değil artık. Hal böyle olunca bu kış, içinde soba yakılabilecek bir “bağevi” yapmak zorunlu oldu. Ocak ayında gelip köyde kış pozisyonu aldık (buradaki biz Ufuk ve Zuzu dan oluşuyor). Gün boyu ev inşaatında çalışıyor, akşam kahve kapanana kadar soba başında oturuyor, gece ben karavandaki uyku tulumu, yorgan ve battaniye yığınımın içine giriyor Zuzu ise kulübe olarak kullandığımız arabasına giriyordu.
Bizim köyün ustası, bizim çayın taşını ve kumunu kullanarak temelsiz taş bir bina yapıverdi bize. Pek onaylamasa da binanın yuvarlak hatları ve ”pasif solar ev” için gereken delikleri bırakma konusunda ikna olmasa da istediklerimi yaptı.
Şimdi biz saman ve killi toprakla sıvasını yapıyoruz. Zeminde de aynını kullanmayı planladık. Bu kış için oduna da yazıldık, rahat bir koltukla birkaç kitaba kaldı iş…
Geçen kış karavanda bir ısınma düzeneği kuramadığımızdan Kasım başında apar topar “uygarlığa” dönmek zorunda kalmıştık. Hayvanlarla göç etmek hem zor hem de sürdürülebilir değil artık. Hal böyle olunca bu kış, içinde soba yakılabilecek bir “bağevi” yapmak zorunlu oldu. Ocak ayında gelip köyde kış pozisyonu aldık (buradaki biz Ufuk ve Zuzu dan oluşuyor). Gün boyu ev inşaatında çalışıyor, akşam kahve kapanana kadar soba başında oturuyor, gece ben karavandaki uyku tulumu, yorgan ve battaniye yığınımın içine giriyor Zuzu ise kulübe olarak kullandığımız arabasına giriyordu.
Bizim köyün ustası, bizim çayın taşını ve kumunu kullanarak temelsiz taş bir bina yapıverdi bize. Pek onaylamasa da binanın yuvarlak hatları ve ”pasif solar ev” için gereken delikleri bırakma konusunda ikna olmasa da istediklerimi yaptı.
Şimdi biz saman ve killi toprakla sıvasını yapıyoruz. Zeminde de aynını kullanmayı planladık. Bu kış için oduna da yazıldık, rahat bir koltukla birkaç kitaba kaldı iş…
Kış sebzeleri ne zaman ekilir?
Ahlatdede'ye gelişimiz gecikince bostan yapmaktan vazgeçmiştik. Açık mutfağın arkasına atık sularla büyüyüp giderler diye ektiğimiz 8-10 biber, 3-5 fasulyeyi de fırsat buldukça kümesten kaçan kanatlılar hakladılar.
İki kişi iken haftalık 3-5 kg sebze 2-3 kg meyve yetiyor bize. Onu da köylüden almayı boynumuzun borcu biliyoruz, ne var ki, sebze-meyveyi sepetlere koyup üzerlerini sürekli ıslak bezle örttüğümüz halde, 2-3 gün içinde pörsümeye başlıyorlar. Şükür boşa giden bir şey olmuyor, biz yiyemesek, hayvanlara, onlar beğenmese komposta atılıp toprağa geri dönüyor her şey.
Köy ziyaretlerinde elimize tutuşturulan torbalardan çıkanları da turşu, reçel, konserveye dönüştürüp değerlendirmeye çalışıyoruz.
Kış için planlarımız başka, yükseltilmiş sebze yataklarını hazırladık.
Kümesin altından aldığımız toprağın üzerine bir kat saman, üstüne keçi gübresi, bir kat daha saman ve bağevinin temelinden çıkan zemin toprağı serdik.
Küçük yataklardan birine pırasa diğerine lahana fideleri diktik.
Büyük olana da havuç, turp ve kereviz ekmeyi planlıyoruz. Elimizdeki kitaplar havuç ve kereviz tohumlarının erken baharda ekildiğini söylüyor. Pazarda tohumcu kadınlara soruyoruz, 'suladıktan sonra her zaman olur' diyorlar, ama deneyimlerimiz gösterdi ki onların 'olur' dediği her zaman olmuyor.
Tohum takas şenliğinden aldığımız havuç tohumlarının bir kısmını filizlendirmeyi düşünüyoruz. Sonuçları yazarız.
İki kişi iken haftalık 3-5 kg sebze 2-3 kg meyve yetiyor bize. Onu da köylüden almayı boynumuzun borcu biliyoruz, ne var ki, sebze-meyveyi sepetlere koyup üzerlerini sürekli ıslak bezle örttüğümüz halde, 2-3 gün içinde pörsümeye başlıyorlar. Şükür boşa giden bir şey olmuyor, biz yiyemesek, hayvanlara, onlar beğenmese komposta atılıp toprağa geri dönüyor her şey.
Köy ziyaretlerinde elimize tutuşturulan torbalardan çıkanları da turşu, reçel, konserveye dönüştürüp değerlendirmeye çalışıyoruz.
Kış için planlarımız başka, yükseltilmiş sebze yataklarını hazırladık.
Kümesin altından aldığımız toprağın üzerine bir kat saman, üstüne keçi gübresi, bir kat daha saman ve bağevinin temelinden çıkan zemin toprağı serdik.
Küçük yataklardan birine pırasa diğerine lahana fideleri diktik.
Büyük olana da havuç, turp ve kereviz ekmeyi planlıyoruz. Elimizdeki kitaplar havuç ve kereviz tohumlarının erken baharda ekildiğini söylüyor. Pazarda tohumcu kadınlara soruyoruz, 'suladıktan sonra her zaman olur' diyorlar, ama deneyimlerimiz gösterdi ki onların 'olur' dediği her zaman olmuyor.
Tohum takas şenliğinden aldığımız havuç tohumlarının bir kısmını filizlendirmeyi düşünüyoruz. Sonuçları yazarız.
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)